04/10/2002
Türk Fransız işbirliğiyle Fransızların INSU/CNRS/MRS/MAE/IFREMER
ve Türkiye’nin TÜBİTAK MAM/İTÜ/MTA/SHOD kurumları tarafından
Marmara Denizi’nde yürütülmekte olan deprem araştırmaları çerçevesinde
17 Eylül 2002 tarihinden beri çalışmalarını sürdüren
L’Atalante Gemisi araştırmalarının ilk ayağı tamamlanmıştır.
Araştırmalarda Victor 6000 adlı insansız bir denizaltı da görev
almıştır. Hassas ve yüksek çözünürlü teknolojilerin uygulandığı
çalışmalarda gerçek zamanlı izleme ve kayıt sistemleri kullanılmıştır.
Denizaltı birçok yerde deniz tabanındaki faylara 25 m kadar yaklaşmış
ve onları görüntülemiştir. Bazı kritik noktalarda fayların 6 m
kadar üzerinde yüzerek veri toplamıştır. Elde edilen görüntülerin
yatay çözünürlüğü 15 cm ve 50 cm, düşey çözünürlüğü ise
5 cm ile 10 cm arasında olmuştur. Ayrıca fay kırıklarının video görüntüleri
de çekilmiştir.
L’Atalante Gemisinin ve denizaltının en önemli görevlerinden biri
daha önce Le Suroit adlı geminin yapmış olduğu araştırmalar sırasında
tespit edilmiş olan ve 1912 deprem kırığının (Ms 7,4) Marmara
Denizi içerisinde ne kadar devam ettiğinin araştırılmasıdır.
Bilindiği gibi, 1912 depremi Gelibolu Yarımadasındaki Ganos Fayı üzerinde
meydana gelmiş ve bu bölgede büyük bir hasara neden olmuştur. 1912
depremi kırığının Marmara Denizi içerisinde ne kadar devam ettiğini
tespit etmek çok önemlidir. Zirak, bugüne kadar yapmış olduğumuz
araştırmalarda Ganos Fayı ile birleşen ve Tekirdağ Çukurluğu’nu
güneyden sınırlayarak Orta Marmara Sırtı’na kadar uzanan yaklaşık
110 km uzunluğunda bir fayın varlığı belirlenmiş ve bu fay
Marmara’da en tehlikeli fay olarak ilan edilmiştir. Bu uzunluktaki
bir fayın kırılması halinde de 7’nin üzerinde bir deprem üreteceği
söylenmiştir. 1912 deprem kırığının Marmara içerisinde devam
etmesi bu fayın bir kısmının söz konusu depremde kırılmış olacağı
anlamına gelir. Bu da gelecekte üreteceği deprem büyüklüğünün
daha az olması demektir.
L’Atalante ve Victor 6000’nin çalışmaları sonucu Ganos Fayı ile
Orta Marmara Çukurluğu arasında yaklaşık 60 km uzunluğunda göreli
olarak yeni ve taze bir kırığın varlığı tartışmasız olarak
saptanmıştır. Bu kırığın 1912 depremine ait olacağı düşünülmektedir.
Ancak bu düşünce henüz daha bilimsel olarak doğrulanmamıştır.
Geminin 4-17 Ekim tarihleri arasında bu kırık boyunca alacağı karot
numunelerinin radyometrik yaş tayinlerinin yapılması sonucu kesinlik
kazanacaktır. Kırığın 1912 depremine ait olduğu kesinlik kazanırsa
gelecekteki Marmara Denizi kaynaklı depremin büyüklüğü de önemli
ölçüde azalmış olacaktır. Söz konusu kırık Orta Marmara ve Çınarcık
Çukurlukları arasında (Orta Marmara Sırtında) devam etmemektedir.
Bu da bu kırığı oluşturan deprem sırasında Marmara tabanının
boydan boya kırılmadığını göstermektedir. Çalışmalar sırasında
1999 deprem kırığının Körfez çıkışına kadar geldiği de
saptanmıştır.
Yeni çalışmalarla ortaya konulan bu verilerin Marmara Bölgesi ve İstanbul’un
deprem tehlikesi boyutunun değerlendirilmesinde önemli gelişmelere
yol açacağı bir gerçektir. Ancak kesin bir sonuca varabilmek için sözü
edilen kırığın yaşının tam olarak belirlenmesi zorunludur. Kırığın
1912 depremine ait olması halinde Marmara Bölgesi’nin deprem riski
tamamen ortadan kalkmayacak sadece beklenen depremin boyutu belli ölçüde
küçülecektir. Ancak bu boyut dahi İstanbul Belediyesi ve JICA’nın
yapmış oldukları Afet Önleme/Azaltma Temel Planı çerçevesinde
belirttikleri tüm önlemlerin vakit geçirilmeden alınmasını
gerektirecek kadar önemli olacaktır.
Prof.Dr.Rolanda ARMIJO ,MARMARASCARPS Projesi Seferi, Fransız
Tarafı Sorumlu Bilim Adamı
Prof.Dr.Namık ÇAĞATAY,MARMARASCARPS
Projesi Seferi Türk Tarafı Sorumlu Bilim Adamı
Prof.Dr.Naci GÖRÜR, TÜBİTAK Türkiye Deniz Araştırmaları
Koordinatörü